Konu, kitap analizi, okuyucu yorumları

Resim, müzik, edebiyat, sinema, mimarlık, dans, tiyatro… Hepsinin ortak noktası bir sanat dalını temsil etmeleri. Peki size savaşın da bir sanat olduğunu söylesek? “Savaş bir sanat mıdır?” dediğinizi duyar gibiyiz. Ama lider Sun Tzu bunun tersini söylüyor.

Savaşın görünmeyen yönlerini ve nasıl titizlikle planlandığını anlatan Savaş Sanatı, M.Ö. yılında “askeri deha” olarak tanımlanan komutan Sun Tzu tarafından yaratılmıştır. 6. yüzyılda yazılmıştır. Her savaşın farklı hikayelerini ve tekniklerini anlatan bu kitap; Yazıldığı günden beri birçok asker, general ve imparatorluğa komuta etmiştir. Aynı zamanda içinde pek çok tarihi bilgi barındıran Savaş Sanatı, günümüzde de ekonomi dahil pek çok konuda yol gösterici olmaya devam ediyor.

Kitabın sayfalarını çevirdiğinizde karşınıza okuyucuyu şaşırtan pek çok bilgi çıkıyor. Derin felsefeler içeren eser, size günlük yaşamınızda bile kullanabileceğiniz öğretiler veriyor. Sanki yazar “savaş” kelimesini resmen bir metafor olarak The Art of War’da kullanmıştır. Savaşın yıkıcı olduğunu bilseniz de kitabı okurken bir ressamın boş bir tuval üzerine resim yaptığına tanık olacaksınız. Hazırsanız tarihi bir yolculuğa ilk adımımızı atalım.

Savaş sanatının konusu nedir?

Sun Tzu’nun yazdığı Savaş Sanatı 13 bölüm ve 43 sayfadan oluşuyor. Kitap, stratejilere ek olarak sağduyu, sağduyu, doğruluk ve sabır gibi evrensel konuları da ana hatlarıyla belirtiyor.

Kitabın ilk bölümü olan Aritmetik, savaşı kesin olarak kazanmanın beş yolundan bahsediyor. Bu terimler sırasıyla cennet, yol, lider, kural ve mekandır. Gökyüzü kelimesi Tanrı’nın simgesiyken Yol, savaşta izlenecek stratejileri tanımlar.

Savaşta kullanılan konumu, savaş alanını ve silahları içerir. Lider, savaşların mihenk taşıdır. Çünkü lider iyi bir plan bulamazsa birlikte anlaşmazlıklar çıkabilir.

İkinci bölümde Savaş, düşman ordusuna karşı uygulanacak taktikler anlatılmaktadır. Süreklilik içinde taktik taarruzdan bahseden eser, başarılı bir liderin kendisini ve rakibini tanıması gerektiğini vurguluyor. Savaşların dikkatle planlanması gerektiğini sık sık söyleyen Sun Tzu, başarıya giden yolda askerlerin gizliliğinin ve moralinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayın.

Savaş Sanatı’nın kısa bir özeti

Başarılı Çin lideri Sun Tzu, kitabında hayatın aslında ne kadar çok yol ve varyasyon içerdiğini üstü kapalı olarak açıklıyor. Savaşta bir zafer olsa bile uzun süre askerleri ve komutanları yıpratır ve büyük psikolojik hasar bırakır. Savaşta en önemli şey zafer değil, kaybedilen zamandır. Çünkü hem ekonomik koşullar hem de halk direnişi zaman içinde döngünün en önemli iki bileşeni haline geldi.

Orduyu iyi yöneten, savaşma gücünü ülkesinden, ikmalini de düşmandan alır. Bilge lider düşmandan yiyecek garantisi almalıdır. Kampanya uzaktaysa, insanlar fakirleşir. En başarılı fetih, düşmanı savaşmadan boyun eğdirmektir. Bu nedenle, en iyi askeri strateji taktik saldırıdır.

Orduda kural şudur: “10 kere kuşatma yap, 5 kereyse saldır, iki kereyse dağıt, eşitsen yenmeye çalış, azsan geri çekil, zayıfsan savaştan kaçın.” Düşman boş görünüyordu. Düşmanın arkasında nehirler, dağlar veya uçurumlar varsa, ölümüne savaşabilir.

Öte yandan Lider’in beş zorunlu sonu vardır. Bir komutan ölümüne savaşırsa, düşman onu yok edebilirdi. Korkaklık yaparsa karşı tarafın esiri olur. Paniğe kapılır ve kaçarsa, küçük düşürülür. Kendine aşırı güvenirse kendini garip hissedebilir, ordusuna düşkünse psikolojik sıkıntı yaşayabilir.

Düşman hitabında hile yapıyorsa saldırmaya hazırlanıyor demektir. Yüksek tonda konuşursa bu, korkacağı ve içine kapanacağı anlamına gelir. Barış teklifinde bulunuluyorsa mutlaka art niyet olmalıdır. Kaçarken bile düzeni sağlarsa, ölümüne savaşırdı.

Düşman askerleri dik duramazlarsa aç kalırlardı. Daha iyi taraftayken saldıramazlarsa, o zaman yorgunlar. Çadırlarda kuşlar belirirse orası ıssız demektir. Hayvanlarını kesip yerlerse, bu, askerlerin asla kamplarına geri dönmeyecekleri anlamına geliyordu.

Savaşta beş tür casus kullanılabilir. Bunlardan ilki, yerel casus, düşman topraklarında yaşıyor. Hain bir casus, düşman tarafından kullanılan bir kozdur. Ölü casus, yanlış bilgi ileterek düşmanı şaşırtmakla görevlendirilmiştir. Canlı casus, doğrudan düşmandan bilgi alan kişidir. Kısacası, eğer sanat yaratıcılıksa, o zaman savaş tek sanattır.

Savaş Sanatı kitabının analizi

Geçmişin birçok savaşında tanınmış tarihi şahsiyetlerin yanında yer alan eserin bu yüzyılda neden okunması gerektiğini merak edebilirsiniz. En önemli şey planlı düşünmek ve mücadelelere karşı sağlam durmaktır.

İş hayatında, okul hayatında ve hatta dünyanın her yerinde mücadelenin her eylemi yapılıyor. İyi bir kariyere sahip olmak istiyorsanız tüm hazırlıklarınızı yapmanız, kendinizi ve hedefinizi tanımanız ve hangi basamakları tırmanmanız gerektiğine önceden karar vermeniz gerekiyor. Çalışma hayatınızda terfi almak ve çok para kazanmak istiyorsanız, tıpkı bir hükümdar gibi önce yöneticinize güvenmelisiniz. Her projenizi makul bir zemine oturtarak adımlarınızı karşı tarafa göre atabilmelisiniz.

Yaşam mücadelesi dediğimiz varoluş aslında bir yaşam savaşı gibidir. Bir taraf kazanabilir veya kaybedebilir. Hayattan sıkılabilir, moralinizi yüksek tutamayabilir veya somut şeylerin eksikliğini yaşayabilirsiniz.

Bu noktada Art of War taktiklerini kendi iç savaşınıza göre yorumlayabilmelisiniz. Unutma, hayatını sen yönetiyorsun. Bu nedenle hem düşmanınız hem de dostunuz işinizdir. Sadece okuyan, düşünen ve tartışan galip gelebilir.

savaş sanatı kitap incelemesi

“Büyük liderlerin başucu kitabı. Büyük İskender, Fatih, Atatürk ve daha niceleri. Sun Tzu ünlü bir Çin lideridir. Verdiği beyinler yüzyıllardır yaşlanmamıştır. Elinde kılıçla dövüşen beyinler hep aynı.Yatak kitabınız olmalı.”

Tarafından gönderildi: @çalışan

kitaptan alıntılar

Savaş, devletin temel sorunu, yaşam ve ölüm içindeki yeri, var olma ya da ölme biçimidir; hesap sorulmadan olmaz.

“Savaşabileceğini ya da savaşamayacağını bilen kazanır.”

“Savaşta duygularını, eylemlerini, amacını düşmandan sakla. Kazanan sensin.”

“Çatışma düzenden doğar, korku cesaretten doğar ve zayıflık güçten doğar.”

“Öfke tekrar sevince, öfke tekrar mutluluğa dönüşebilir, ancak yıkılan bir durum yeniden doğamaz ve ölüler diriltilemez.”

“Hızın rüzgar gibi olacak, yavaşlığın orman gibi olacak. Ateş gibi saldırıp yağmalayacaksın ve dağlar gibi sabit olacaksın. Karanlık gibi bilinmez, hareketin şimşek gibi olacak.”

İlginizi çekebilir:

Gabriel García Márquez’den Bir Cinayet Hikayesi: Kırmızı Pazartesi Kitabının Bir Analizi

Ray Bradbury’nin Distopya Klasiği: Fahrenheit 451 Kitap İncelemesi