20. yüzyılın en iyi sopranosu Maria Callas kimdir?

Yunan soprano Maria Callas (1923-1977), neslinin en popüler opera şarkıcılarından biriydi. Diva, Sacred veya Tiger olarak da bilinen repertuarı, Verdi ve Puccini gibi sanatçıların klasik operalarından Rossini, Bellini ve Donizetti’nin bel canto eserlerine kadar uzanıyor. Bununla birlikte, muazzam profesyonel başarısına rağmen, Callas’ın hayatı, gergin aile ilişkileri ve şiddetli iş rekabetleriyle dolup taşıyordu. Hayatının son yıllarını Paris Operası’ndan uzakta geçiren ünlü soprano, 1977 yılında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Tüm zamanların en ünlü sopranosu Maria Callas’ın kim olduğuna daha yakından bakalım.

Maria Callas, 1923’te New York’ta doğdu.

Ebeveynleri George ve Evangelia, Maria vaftiz edildiğinde soyadlarını Callas olarak kısaltan Yunan göçmenlerdi. Maria’nın annesi Evangelia, iki kızından sonra üçüncü çocuğunun erkek olacağına o kadar inanmıştı ki, Maria doğduğunda o kadar hayal kırıklığına uğradı ki. Doğum yaptıktan sonra dört gün boyunca kızına bakmayı bile reddetti.

Callas, yedi yaşında piyano dersleri almaya başladı ve ailesine müzikte ne kadar yetenekli olduğunu kısa sürede kanıtladı.

1937’de ailesi boşandı. Daha sonra kız kardeşi ve annesiyle birlikte Atina’ya dönmek zorunda kaldı. Orada Atina Konservatuarı’na girdikten sonra Callas, okul operası Cavalleria Rusticana’da ilk kez sahneye çıktı. Daha sonra Atina Kraliyet Operası’nda küçük bir rol alarak kariyerine ilk adımını attı. Kısa bir süre sonra, övgü dolu eleştiriler aldığı Tosca Opera’da daha önemli bir rol üstlendi.

Tosca operasının ardından Yunanistan’da yoğun bir şekilde sahne almaya devam eden ünlü sanatçı, 22 yaşına girmeden Amerika’ya gitmek üzere ülkesinden ayrıldığında 7 operada 56 performans sergiledi ve 20 kadar resitalde yer aldı. Bu sırada “Kutsal Olan” anlamına gelen “La Divina” lakabıyla bilinmeye başlandı.

Maria Callas, 1945’te opera seçmelerine katılmak için Amerika’ya döndü. Metropolitan Opera’da olağanüstü bir seçme performansı sergiledi, ancak sözleşmesindeki bir madde nedeniyle burada hiç rol almadı.

1946’da başka bir operadan teklif almasına rağmen, daha sahneye çıkamadan şirket kapandı. Son olarak Maria Callas, ünlü şarkıcı Giovanni Zenatello ile tanıştığı Arena di Verona’daki bir seçmede şansını denedi. Zenatello, Callas’ın dördüncü perde beyitini yorumlamasından o kadar heyecanlandı ki, koltuğundan fırladı ve ona katıldı. Böylece Maria Callas’ın başarılı kariyeri başladı.

İlk eşi Meneghini ile İtalya’da tanıştı.

Maria Callas, 1949’da evlendikleri İtalya’da daha yaşlı ve zengin bir sanayici olan Giovanni Battista Meneghini ile tanıştı. Meneghini, evlilikleri bitene kadar 10 yıl boyunca Callas’ın kariyerinin tüm kontrolünü elinde tuttu. Bu süreçte kariyerinde başarı merdivenlerini adım adım tırmanan Calas, Torino’dan Floransa’ya, Buenos Aires’ten Mexico City’ye kadar birçok mekanda sahne aldı. Güçlü ve teatral soprano sesiyle 1952’de İngiltere’de, 1954’te Amerika’da çıkış yaptı ve her iki ülkede de çok sevildi.

1950’lerde şarkıcı olarak ün kazanmaya başladı.

Callas’ın ünü her geçen gün dünyaya yayılırken, opera seyircileri ona Tiger ve Diva demeye başladı. 1950’lerin ortalarında, Callas ve İtalyan soprano Renata Tebaldi arasında büyük bir rekabet vardı. Tebaldi yaptığı açıklamada, “Callas’ta olmayan bir şeye sahibim, kalp” dedi. Ve Callas yanıt verdi, “Şampanyayı Konyakla karşılaştırmak… hayır hayır… Coca-Cola ile karşılaştırmak.” Oldu.

Kariyerine başladığında şişman bir kadındı. Kilosu hakkında hiçbir zaman endişelenmemesine rağmen, genellikle çevresi tarafından kilo vermesi için baskı görüyordu.

Daha sonra sahnede rahat hareket edemediğini hissedip çabuk yorulunca kilo vermeye karar verdi. 1953-1954 yılları arasında yaklaşık 80 kilo veren ünlü soprano, “ideal” kilosuna kimine göre tenya yumurtası yiyerek, kimine göre spor ve beslenme yoluyla ulaşmıştı.

Büyüdükçe sesinin kalitesi düştü. Meslektaşları bunun kariyerinin başlarında üstlendiği ağır rollerden kaynaklandığını düşünürken, diğerleri kilo kaybının sesini etkilediğini söyledi.

Eşi Meneghini, sesindeki değişikliğin menopoz başlangıcından kaynaklandığını söyledi. Bununla birlikte, 2010 yılında yapılan bir araştırma, Callas’ın öldüğü sırada dermatomiyozitten muzdarip olduğunu ortaya çıkardı, bu da gırtlaktakiler de dahil olmak üzere kasların ve bağların bozulmasına neden oldu.

1957’de Mengeni ile evliyken Yunan armatör Aristotle Onassis ile yeni bir ilişkiye başladı.

1959’da İtalyan karısı Giovanni Battista Meneghini’den ayrıldı. Onassis ve Callas’ın ilişkisi de 1968’de Onassis’in Jacqueline Kennedy için Callas’tan ayrılmasıyla sona erdi.

“Medea” da rol aldı ama hiç şarkı söylemedi

1969’da eski dostu İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini’nin ısrarıyla Medea filminde başrolü oynadı. Daha önce opera sahnelerinde onlarca kez Medea oynayan Maria Callas, bu ilk ve tek uzun metrajlı filmin hiçbir sahnesinde şarkı söylemedi. Efsanevi olaylara dayanan filmin çoğu Göreme Ulusal Tarih Parkı’nda çekildi. Çekimler o dönemde yerli ve yabancı basında geniş yer buldu.

Hayatının son yıllarını Paris’te geçiren Maria Callas, 1977’de kalp krizi geçirerek öldü.

Külleri önce Paris’teki Saint Stephen Rum Ortodoks Bazilikası’na gömüldü, ancak vasiyeti üzerine daha sonra Ege Denizi’ne serpildi.

Maria Callas kimdir sorusunun cevabını detaylı bir şekilde inceledik! Bu içerikle ilgileniyorsanız, aşağıdaki makalemizi de okuyabilirsiniz:

Hayatı, Eserleri ve Ölümü: İlk Opera Bestecisi Francesca Caccini Kimdi?

Kaynak: 1